15 Şubat 2016 Pazartesi

BİR HİKAYEYE DEVAM-1







Sonraki günlerde Meryem içine ekilen o sevda tomurcuğunu sulayıp durdu her gece.İnsan ağlaya ağlaya büyütebiliyomuş bir ağacı bunu öğrendi.Zaman hızla akıyodu ama Tevfik'e ulaşmakta zamanla birlikte ellerinden kayıyodu sanki.Tevfik'in o aralar hiç Tevfikçe olmayan hareketlerini aklı almıyodu Meryem'in.Neden hiç olmadık zamanda hiç olmadık birinin peşine düşerki insan.Halbuki dönüp bakmıştı ona,hatta ve hatta çocuk sevdiğini dahi görmüştü.O kız bırak bi çocuğu sevmeyi gülümseyemezdi bile.Meryem her geçen gün içinde büyüyen ağaca mı kızsa yoksa Tevfik'in bu akıl almaz körlüğüne mi?Bir hikaye başlıyordu oysa hemde tam kalbinin ortasında.Küçücük bir kızdı o daha,ellerinden belliydi zaten kalbinin ufaklığı.O ufacık yere koca okyanus sığdırmıştı az zamanda.Pes etmemeliydi, zaten sevmek sevmek içindi kavuşmak değil ki.O kalbinde okyanusuyla mutluydu zaten ama yanında Tevfik de olsa beraber sulasalarda o ağacı başka hiçbi ağaç yetmese onun boyuna fena da olmazdı.Kantinin önündeydi Meryem.Gördüğü her gözde okyanusunu aradı.Ah bi bilse onu nasıl beklediğini,bi görseydi ona nasıl baktığını belki de çok daha farklı olurdu her şey.O an farklı hayallere daldı Meryem elinde bir kitapla...
                                         ***

 devam edecek..her güne 1sayfa.

14 Şubat 2016 Pazar





SOKAK LAMBASININ ALTINDA


Süslü kelimeler kullanmasını
 ben de bilirdim
İçinden çıkılmaz bir odaya düştüm dizlerimin üzerine
Sakin olamıyorum duvardaki tabloları gördükçe
Günler dahi sayılamıyor artık duvarlarda
Sürgün dahi olamıyoruz gönül rahatlığıyla
kalplere
Gölge oluyor sadece bulutlar iki tebbesümün üzerine
Ağır bir yükmüş gibi beli bükük taşıyorlar
 sevdaları sokakların delikanlıları
Sessiz olabilirsek belki
 mutlu olabiliriz
Herkesin ağzında aynı kelime
herkesin gidişindeyse farklı bir hüzün
Parklarda çocuklar fazladan umut soruyorlar
 iki salıncak arasına sığışmış arkadaşlıklarda
Bir genç bir kıza açılıyor
 sandalla koca okyanusa meydan okurcasına bir korku ama yüreğinde
Bazıları sessizce konusuyor
  Utanıyorlar seslerinin yalnızlığından
 belkide karşılarında kimsenin olmamasından
En korkuncuda ihanet ediyor bir kalp onu severken yetmiş üç milyon defa atmış olsa bile diğerine
Giderken haber verseydin keşke
 yolluk bi iki mısra koyardım gözlerine
Yolun uzun
 sıkı giyin
ve her zamanki gibi
Hoşça kal


Kelimeler durmuyor ki boğazımda
Kaçacak yer yok bakışlarından
Kaç el ateş ettiysen de vurulmadım hala
  ama ayakta da değilim
Hatırlatayım istedim
Kalplerinizi ulaşamayacağım yerlere koyun
Ya da dondurma kutularında
 buzluğun diplerinde de tutabilirsiniz

Ben seni ellerin olasın diye yazmadım
 hırçınım,sinirliyim
Düpedüz kıskancım
Ama ben ihanetin isini bilmem
Kötülük bilmem
Ben okuma da bilmem
Sahi kaç satır yazdım kalbine
 okusana