Şehrim kuşatılmış
Ortaçağdan kalma bir ses
İliklerime kadar nefesimi kesiyor
Gökyüzüm abluka altında
Savaş naraları üç kuruşa harcanıyor
İçimde bi çocuk
Bi çocuk tam içimde mağlup oluyor
Kahverengi acılara
Kelimeler stokluyoruz geceler arasına
Bir maganda kurşununa umut bağlıyor
yağmur duasına en son giden adam
Bir kuş gibi yağmura yakalanmış tam ufukta
tam özgürüz derken yeniliyor damlalara
İrtifa kaybediyorum
ağaç ya el vermezse
Parmaklıklar alayım sana
Biriktirelim beraberce zamanı
Sonra felaketler zinciri kuralım
Hatta bi o kadar da gülelim yokluğumuza
Açık ediyorum
Kalbim doymadan kalktım sofradan
Soruyorum çiçeğe nerde bu kayboluşumuz
Bana demiyor derviş baba,susuyor
Su veriyorum
Soluk soluğa kalıyor en son soluyor
Açık ediyorum
Gözüm henüz doymamıştı hesabı istediğimde
Şehrim kuşatılmış
Kaçacak yer yok
Ya kendin gel
Ya da son bir bakışına
göm beni
19 Ağustos 2016 Cuma
26 Haziran 2016 Pazar
24 Haziran 2016 Cuma

-DI'LAR
Elini korkak alıştırma
hatta kalbinide
Firavunlaşan zihinlere inat
kölesi olmayacağız sıcak ya da soğuk neyiniz varsa
ve biliniz ki inancımızı da alamayacaksınız
en olmadı yazıp çizeceğiz
kalemimize dokunamayacaksınız
sahi kimsiniz siz?
Siz aydınlık sandığımız karanlıksınız
hepimiz farkındayız
bizim içimizdeki çocukları da astılar
hatta içimizdeki bahçeleri ve diğer yeşil
mavi çoğu şeyi
teknolojik bi şeyleriyle değiştirdiler
nefes alamıyorum
nefesimizi dahi astılar
veresiye hayallerimiz oldu sonra
ya da peşin fiyatına 24ay taksit hayallerimiz
gittik aldık
taksit taksit hayallerimizi
sonra
inanç satmaya başladılar
faizsiz diye ona da kandık
yakındır
en içten gülüşü dosya masrafsız bizden alın
sloganları
telaşımız dahi ipotek altında
kafelerde tükeniyor artık kahkahalar
Buzdolaplarına sığdıramıyoruz akıllarımızı
dudaklarımız üşüyor
hissedemiyoruz
keşke
Tek ayakkabı
Tek pantolon
ve tek gömlek
bağırışlarıyla çıksaydık da yola
bu kadar yemeksizin kalbini kırmasaydık
şimdi mahkeme vakti
iyi uykular
20 Haziran 2016 Pazartesi
ÇOCUK
İnanmıyordu çünkü inanılmayacak kadar kalbini ağrıtmıştı okuduğu şey.Hava soğuktu ama o terlemeye başlamıştı.Tüm enerjisi bir anda sadece yaşayabilmeye odaklanmış belki oturmuyor olsa bayılabilirdi.Kalkmaya çalıştı ama başaramadı.Orada durmak istemiyordu ama kalkamıyordu da,elini eskimiş montunun cebine attı eldivenlerini çıkardı.Garip bir şekilde kafasından terler boşalmasına rağmen elleri çok üşüyordu.Eldivenleri aldı baktı biraz,onu ilk aldıkları zamanı düşündü,yaz günü almışlardı.Zaten her aldığı şeyi diğer mevsimler için alırdı çünkü böyle yaptığında gelecek mevsimi sevme ve adapte olma konusunda daha az zorluk çektiğine inanıyordu.Eldivenleri giydi eline ve üşümemeyi daha da garantiye alabilmek için ellerini montunun cebine koydu.Ellerinin üşümesi geçmişti terlemesi de biraz durmuş gibiydi.Nasıl olabilirdi hala inanamıyordu ve bundan sonra ne olacağı konusunda en ufak bir fikri yoktu.Etrafta da insan kalmamıştı bu karanlıkta ve soğukta kalbinin ağırlığıyla beraber oturuyorlardı.Gözlerini kapadı,vücudunun çeşitli yerlerindeki kalp atışlarını hissetti,başı da hafif zonkluyordu.Ellerini dizlerinin iki yanına banka dayadı parmaklarının ucuyla da bankın son tahtasını yarım kavradı.Ayaklarıyla yerdeki izmaritleri bir sağa bir sola ittiriyordu ama bunu yaptığının farkında değildi.Gözleri ayrı yerde,kafası ayrı yerde kalbiyse zaten vücudunca istenmeyen kişi olmuştu.Bir süre daha öyle kaldı sonra banka yaslandı ve sağ tarafında bir gölge fark etti.Gölge hareket etmiyordu önce köpek ya da daha başka bir şey olduğunu düşündü.Bu kadar karanlıkta dahi gölgesi olan bir şeyler varmış,karanlıktan karanlık kimseler.Belki bir tinerci falandır da gelir saplar bıçağı diye umut etmeye başladı.Ölmek ne de iyi giderdi bu kadar derdin üstüne,böyle yemeğini yemissin üstüne güzel bir tatlı olurdu ancak.Üşümesini de alırdı.Sonra dünyadan bir kişi eksilirdi.Nüfus planlamaları ve diğer zırvalar da belki daha bir düzene girerdi belki.Cenaze töreni falan düzenlenir belki ne de olsa babası hakim olan biri düzenlerlerdi herhalde.O törende çiçekçiler ve cenaze kalabalığına mendil satmaya çalışan çocuklar ve camii kapısı önünde elinde kundakta çocuğuyla bir dilenci evine ekmek götürebilirdi o günlüğüne hatta mezarlıkta su satan çocukta kendine şeker falan alırdı.Gerçekten düşündüğünde ölmesiyle hayatı boyunca yapmadığı iyilikleri yapma fırsatı bulabilirdi,keşke insanın bir kaç ölme hakkı olsa da iyilik yapacak dermanı olmadığında ölüverse bir köşede.Sonra düşündü belki dar bölge ölüm sistemine geçilse bu ölümler vatandaşın refahı için daha hayırlı bir hale dönüşebilirdi.Bir muhitten halkın oylarıyla ki bu oylar kesinlikle gizli bir şekilde YSKnın kriterleri doğrultusunda gerçekleşmeli ve seçilen şanslı mı şanslı kadirşinas abimiz ya da ablamız toplumsal menfaatler doğrultusunda öğlen namazına müteakip mahallenin en geniş avlulu camisinde bilhassa da çiçekçiler,mendil satan çocuklar ve kapıda dilenen vatandaşımızın menfaatleri doğrultusunda namazı kılınır ardından da mezarlıkta su satan kardeşimizin çıkarları için gömülürdü.Bu düşüncelerin arasından koşarak uzaklaştı ve kafasını gölgeye doğru çevirdi.Bir çocuk,üstünde eski de yeni de olmayan kıyafetler yaşı en fazla on iki bilemedin on üçtü.Onu fark etmemiş olacak ki rahatça gelip ağaca yaslanmış ve hatta uyumayı bile başarmıştı.Bu soğukta da nasıl başardı bunu bilemedi sonra çocuğun ölmüş olabileceğinden korktu ve son üç saatte yaşadıklarını dikkate aldığımızda ondan kesinlikle beklenmeyecek bir hız ve çeviklikle kalktı ve çocuğun yanına gitti.Çocuğun üstü çok kalın değildi,bu havada daha fazla uyursa sabaha toplumsal menfaatler kanununca bir ölüm gerçekleşmiş olabilirdi ama bu çocuğun ölümüne ne cemaat gelirdi ne de çiçek gönderirlerdi bu yüzden uyandırmalıydı onu.Çocuğu sarstı önce "genç" diyerek,sonra çocuk hafiften sayıklamaya başladı ama ne dediği anlaşılmıyordu.Yanakları kıpkırmızıydı,onu daha iyi duyabilmek için kulağını ağzına yanaştırdı biraz yaklaştırmasına rağmen bir sıcaklık hissetti.Sonra anlına elini koydu ama o da ne,çocuk havanın bu soğukluğuna inat güneşi yutmuştu sanki.Hastaneye yetiştirilmesi gerektiğini düşündü etrafına baktı kimse yoktu.Telefonunu çıkardı önce kaçtı bu numara diye düşündü ve sonra hatırlayıp aradı adresi de bilmiyordu ama üstünkörü tarif etti,çocuğu kucağına alıp yol kenarına gitti ambulansı beklemeye başladı.Çocuk "Zehra" diye sayıklanıyordu bir anlam veremedi önce.Ama çocuk çok sıcaktı korkuyordu çocuğa bir şey olmasından.Acaba nasıl bir hikayesi vardı bu kış günü bu ağacın altında bu kıyafetlerle uyutacak.On saniye de bir ateşini kontrol ediyordu çocuğun çok korkmuştu ve ambulansı beklemeye devam etti..
1
15 Haziran 2016 Çarşamba
KUSUR
Şimdi şuraya zincirleme isim tamlamalarıyla
ya da sıradan olmayan herhangi bi cümleyle başlamak isterdim
Hatta göz boyamak için entelektüel lakırdılarda dahi bulunurdum
ama bilin istiyorum ki insan beyazlar ve siyahlar
arasında
bayat olmayan hatta gevrek olsun iyi olur
ve bazen sağlık olsun diye kepeklisinden
ekmeğinin peşinde
bunalan insanlar görüyoruz
bacak bacak üstüne atmış ya da atmamış
bunalan insanlar
Hayır diyorum ki kusura bakacaksanız
he işte onu soruyorum
bakacaksanız
makulünden bi kusur olunabilir
hatta dilerse
gözlerimi bile kapatabilirim gökkuşaklarında
Evet bu konunun seninle bi alakası olmalı
Çünkü yağmurdan sonra güneş açacaksa eğer
Gökyüzü aydınlanacaksa
Çocuklar gülecekse
hatta havai fişeklerle dahi alakası olmalı gökkuşaklarının
İkisi içinde koşmaz mı çocuklar camlara
Bu kadar yeterli mi ünsüz benzeşmesi
zaten en sonun da herkes çocuk hatta en sonunda herkes çoluk ve çocuk
o yüzden mi dedin
eğer bir gün büyürsek eğer öldür beni
Karanlıkla peki kimlerin bi alakası ya da ilişkisi ya da alacak verecek davası var acaba
Ayla
Siyah beyaz fotoğraflarla
Çiçeklerle
Toprakla
Acaba kimlerin akrabalık ilişkisi var
bunları boşvermek istemiyorum
çünkü
ben kimin insanlığa bu kadar
ne idüğü belirsin duygular serptiğini
bulmak istiyorum
Çıksın ortaya kimse o her şeyi insanların üzerine itip duran
o nefessiz bırakan
bunların bi şeylerle ilgisi olmalı
belki de karışık saçlarıyla oynayan bi delinin bile
parmağı vardır kavimler göçünde
kim kim
kim ne
kim kimin umrunda
yalnız sözcüğü kimin umrunda
zaten yanlız kimsenin umrunda
Belki de hepsinin
zamanın akıp gitmesiyle alakası vardır
zalimlerin dikenleriyle
ya da masumların çiçekleriyle
en nihayetinde ölmeyecekmişiz gibi yazmıyor muyuz zaten
anahtarları almadan hızlıca çıkmışım
bu gece de dışardayım
bu gece de dışındayım
ve bu gece de karanlık
bunun seninle bi kan bağı olmalı
Çünkü kaçıyoruz sonuna kadar
hadi geceye giriyorum
çekmeye bi...
14 Haziran 2016 Salı
KAOS
İğneleyici cümlelerinize bende çok bayılıyorum
Hatta sabah kalktığım gibi daha çok bayılıyorum
Akşam yatmadan ayrı
öğle vakti zaten apayrı bayılıyorum
He bunun burda ne işi var
Bence de sesim boğuklaşırken
sahi senin burda ne işin var
Sarsılıyorum üstelik farkındayım ve üstelik
Yeminle siyah ve beyaz yaşıyor bazı şatafatlı yazarlar
Vallahi çok nostaljik gözlükler takıyorlar edebiyat dünyasının ağır abileri
Hiç ıphone kullanan şair olur muymuş hem
Halbuki daha güneşten ve bilhassa aydan bahsedecektik
sen tutmasaydın elimden belki daha ağır
daha eğri ve daha büğrü konulardan da bahsedecektik
Fizik ve matematik konuşmazdık belki ama yönetmenlerden ve belgesel sunucularından açılsaydı konu
belki de susmayı unutup hatta ayı ve güneşi unutup
dünyayı unutup
Konunun dönüp dolaşıp
Siyasi saplantıları diyorum,seküler yapısı
sana geleceğini
İnanın bence de insanlık dışı
biliyosun
hatta topluca bi kınama geçmeliyiz içlerinden
Ben de biliyorum sonunda sana geleceğini
ve toplanıp devrim yapabiliriz çünkü şu süpermarketler ve diğerleri
canımızı sıkmıyolar mı sizce de
Bi azınlık raporu yayınlamayı düşünüyorum içimdeki kalan umutlara hatta bi statü bile tanınabilir
ne bileyim cümleleri o kadar da şey değildi
diyorum ki eve gelirken alma bi şey
bunun için aramıştım
Bence gülmeyin
sizce de gülmemelisiniz
şu pespaye hayatlarınızı alın dondurma yemeye falan götürün
yalnız hepsi şunun için
canım çok yanıyor
bil istedim
15 Şubat 2016 Pazartesi
BİR HİKAYEYE DEVAM-1
Sonraki günlerde Meryem içine ekilen o sevda tomurcuğunu sulayıp durdu her gece.İnsan ağlaya ağlaya büyütebiliyomuş bir ağacı bunu öğrendi.Zaman hızla akıyodu ama Tevfik'e ulaşmakta zamanla birlikte ellerinden kayıyodu sanki.Tevfik'in o aralar hiç Tevfikçe olmayan hareketlerini aklı almıyodu Meryem'in.Neden hiç olmadık zamanda hiç olmadık birinin peşine düşerki insan.Halbuki dönüp bakmıştı ona,hatta ve hatta çocuk sevdiğini dahi görmüştü.O kız bırak bi çocuğu sevmeyi gülümseyemezdi bile.Meryem her geçen gün içinde büyüyen ağaca mı kızsa yoksa Tevfik'in bu akıl almaz körlüğüne mi?Bir hikaye başlıyordu oysa hemde tam kalbinin ortasında.Küçücük bir kızdı o daha,ellerinden belliydi zaten kalbinin ufaklığı.O ufacık yere koca okyanus sığdırmıştı az zamanda.Pes etmemeliydi, zaten sevmek sevmek içindi kavuşmak değil ki.O kalbinde okyanusuyla mutluydu zaten ama yanında Tevfik de olsa beraber sulasalarda o ağacı başka hiçbi ağaç yetmese onun boyuna fena da olmazdı.Kantinin önündeydi Meryem.Gördüğü her gözde okyanusunu aradı.Ah bi bilse onu nasıl beklediğini,bi görseydi ona nasıl baktığını belki de çok daha farklı olurdu her şey.O an farklı hayallere daldı Meryem elinde bir kitapla...
***
devam edecek..her güne 1sayfa.
14 Şubat 2016 Pazar
SOKAK LAMBASININ ALTINDA
Süslü kelimeler kullanmasını
ben de bilirdim
İçinden çıkılmaz bir odaya düştüm dizlerimin üzerine
Sakin olamıyorum duvardaki tabloları gördükçe
Günler dahi sayılamıyor artık duvarlarda
Sürgün dahi olamıyoruz gönül rahatlığıyla
kalplere
Gölge oluyor sadece bulutlar iki tebbesümün üzerine
Ağır bir yükmüş gibi beli bükük taşıyorlar
sevdaları sokakların delikanlıları
Sessiz olabilirsek belki
mutlu olabiliriz
Herkesin ağzında aynı kelime
herkesin gidişindeyse farklı bir hüzün
Parklarda çocuklar fazladan umut soruyorlar
iki salıncak arasına sığışmış arkadaşlıklarda
Bir genç bir kıza açılıyor
sandalla koca okyanusa meydan okurcasına bir korku ama yüreğinde
Bazıları sessizce konusuyor
Utanıyorlar seslerinin yalnızlığından
belkide karşılarında kimsenin olmamasından
En korkuncuda ihanet ediyor bir kalp onu severken yetmiş üç milyon defa atmış olsa bile diğerine
Giderken haber verseydin keşke
yolluk bi iki mısra koyardım gözlerine
Yolun uzun
sıkı giyin
ve her zamanki gibi
Hoşça kal
Kelimeler durmuyor ki boğazımda
Kaçacak yer yok bakışlarından
Kaç el ateş ettiysen de vurulmadım hala
ama ayakta da değilim
Hatırlatayım istedim
Kalplerinizi ulaşamayacağım yerlere koyun
Ya da dondurma kutularında
buzluğun diplerinde de tutabilirsiniz
Ben seni ellerin olasın diye yazmadım
hırçınım,sinirliyim
Düpedüz kıskancım
Ama ben ihanetin isini bilmem
Kötülük bilmem
Ben okuma da bilmem
Sahi kaç satır yazdım kalbine
okusana
Kaçacak yer yok bakışlarından
Kaç el ateş ettiysen de vurulmadım hala
ama ayakta da değilim
Hatırlatayım istedim
Kalplerinizi ulaşamayacağım yerlere koyun
Ya da dondurma kutularında
buzluğun diplerinde de tutabilirsiniz
Ben seni ellerin olasın diye yazmadım
hırçınım,sinirliyim
Düpedüz kıskancım
Ama ben ihanetin isini bilmem
Kötülük bilmem
Ben okuma da bilmem
Sahi kaç satır yazdım kalbine
okusana
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)