21 Ağustos 2015 Cuma



BİR HİKAYEYE BAŞLANGIÇ-1

Herkesi çalımladı.Kaleye doğru koşuyordu ve her zamanki gibi çok heyecanlı,hırslı ve hevesli koşuyordu,vurdu gol oldu,belki orada attığı kaçıncı gol olduğunu dahi bilmiyordu ama sevinci sanki genç yıldız şampiyonlar ligi finalinde gol atmış gibiydi..ama hüsran,kaleci bağırdı:
-Tevfik,kale sende!
Tevfik hevesi kursağında kaleye doğru yavaştan yavaştan gitti.İstemeye istemeye geçti kaleye,yaslandı direğe;sahada olan biteni izlemeye başladı.Öyle dalmıştı ki maça,o nasıl muazzam bir konsantrasyondu öyle ama birden yan taraftaki bankta ufak bir kız çocuğuyla oturan Meryem'i yanındaki ufak kıza "Elif,Be,Te..Hadi söyle bakalım neymiş"derken duydu.Şaşırdı,garipsedi pek anlayamadı..İki buçuk yıldır aynı okulda okuduğu,yakinen tanımasa da uzaktan az çok bildiği o kızın bunları söylemesini bırak,bilmesini garipsemişti..Sonra bunları düşünürken-maçı unutup bunlara dalmışken- arkadaşlarının serzenişiyle kendine geldi
-Ne bu Tevfik böyle geçiceksen hiç geçme be abi kaleye
-Tamam ya özür dilerim dalmışım.Dururum bir gol daha
Sahada bunlar olurken,Meryem'in kalbinde neler oluyodu sizce.Asıl golü o yemişti aslında.Onun o kaledeyken dönüşü,ona bakışı-nasıl olurdu da ona bakmıştı-Acaba söylediklerini mi duymuştu?Konuşurlar mıydı acaba maçtan sonra..ya da hiç konuşabilirler miydi ufak bir fırsatta..
  Meryem çok olmamıştı daha bir ay önce sevmeye başlamıştı Tevfik'i.İnsan nasıl sevmeye başlar bilinmez tabi nasıl başlanır ki sevmeye sanki bir işmiş gibi nasıl aşağılanabilir sevmek,olmaz de mi öyle şey?..Meryem çok olmamıştı daha 1 ay önce anlamıştı Tevfik'i sevdiğini.Kantindeydiler ve Tevfik her zaman ki gibi kantinde arkadaşlarıyla oturmuş çay içip,sohbet ediyordu.Meryem'se her zamanki gibi kantinde çay içmeyip arkadaşlarıyla sohbet ediyordu.Sonra gözü hafiften Tevfik'e deydi..o saçını karıştırışı..çayı yudumlayışı..sohbet edişi..Sanki orda yalnızca Meryem olmalıydı ve Meryem görmeliydi o sahneyi.Ya da kalkıp en son ufakken içtiği çaydan alıp onunla ortak bir özelliğe sahip olmalıydı..Kararsız kaldı;daha çok mu izlese,yoksa kalkıp çay mı söylese..Sonra heyecanlandı anlamadı ne olduğunu.Onu görenin gözleri olduğunu zannediyodu sadece kalbi neden bu kadar atıyodu ki sadece hoşuna gitmişti birazcık.Sonra kalktı yerinden yavaş yavaş ve çay almaya gitti kantinci abinin yanına.Önce bilemedi nasıl çay isteyeceğini ilkti baya ilkti yani çay alması.Abi bir çay dedi ardından kantincinin hareketlerinden söylediği şeyi garipser bi hal olup olmadığını süzdü gözünün ucuyla,o an en ufak hareketinden dahi anlam çıkarabilirdi kantinci abinin.Neyseki her şey güzel gitmiş ve çayını almış ve ağzına götürmüştü.Aman Allah'ım o neydi öyle,çay bu muydu yoksa manzara mı güzel yapmıştı çayı..hafiften başı döndü,kalbi yine formundaydı.Kenara tutundu ve yavaşça arkadaşlarının yanına gitti yerine oturdu..


Devam Edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder